top of page

HOZAN REMZİ ÖZEL RÖPORTAJ

Yasakların gölgesinde okudu ilk eserlerini… Çıktığı her düğünde okuduğu şarkı sonrası elleri kelepçelenen bir zamanda söyledi şarkılarını… Şimdi ise özgürce okuyor eserlerini. Van’ın yetiştirmiş olduğu en büyük seslerden biri olan, Şemmamê ve daha birçok önemli eserin gerçek mimarı Hozan Remzi, Şehrivan’dan Adnan Deniz’e konuştu.

 

Hozan Remzi kimdir öncelikle kendinizden bahseder misiniz?

 

1970 yılında Van’ın Başkale ilçesine bağlı Öncüler (Atez) köyünde dünyaya geldim. İlkokulu burada tamamladım. İlkokulu bitirdikten sonra örme taş (Xirabe) köyünde bulunan dedemlerin yanına gittim. Daha sonra ortaokulu okuma üzere Başkale’ye gittim. Ortaokulu Başkale yatılı bölge okulunda tamamlamış oldum. Ortaokulu bitirdikten sonra tekrar köyüme (Öncüler’e) döndüm. Burada bir dönem köydeki işlerimizle uğraştım. Uzun dönem çobanlık yaptım. 14 kardeşli bir ailenin mensubuyum. Babam uzun yıllar önce vefat etti. Annemizle birlikte yaşamaya tutunmaya devam ediyoruz. Müziğe olan ilgim ortaokulda iken başlamıştı henüz. Tandır evinde şarkılar söylüyordum sürekli. O dönemlerde yasakların gölgesinde okuyabiliyorduk eserlerimizi. Müzik grubu kurarak bu işi daha önemli bir konuma getirmeyi istiyordum. Sesimin çevrem tarafından fark edilmesi ile birlikte önemli günlere ve düğünlere çağrılmaya başladım. Sonra da ardı geldi. Yaşanan bir hadise üzerine İstanbul’a gittim uzun bir süre Van’da dönmedim. Ailem Van’da olduğundan İstanbul-Van arasında sürekli gidip geldim. 30’ a yakın albümüm çıkardım. Diğer sanatçı dostlarım tarafından da okunan birçok eserim bulunaktadır.

 

Neydi İstanbul gitmenize sebep olan o hadise?

 

15 yaşımdaydım. Bir gün babamın bana bir tokat atması üzerine evden kaçıp İstanbul’a gittim. İlk defa gittiğim İstanbul’da birçok sıkıntılarla karşılaştım. Sultan Ahmet parkında kaç gece sabahladığımı bilirim. Simit dahi bulamadığım çok günlerim oldu. Bunların tamamını henüz 15 yaşımda iken yaşadım. İstanbul’daki ilk iş hayatım bir otelde işe girerek başladı. Bu sayede İngilizceyi de öğrenmiş olacaktım. Çalışmış olduğum otele bisikletle dünya turuna çıkan turistler gelirdi. Bunlarla sürekli konuşur İngilizcemi geliştirirdim. Otelin gündüz temizlik işlerine gece de resepsiyona bakardım. Burada 4-5 yıl kadar çalıştıktan sonra Van’da bulunan dayımın kızı ile nişanlandım. Bu sebeple de Van’a geri döndüm. Düğün yaptıktan sonra tekrar İstanbul’a gittim. 3-4 ay sonra bu kez ailemi de yanıma aldırdım. Ancak ailem İstanbul’a alışamayıp tekrar Van’a geri dönmek istediler. Ailem Van’a döndükten kısa bir süre sonra bende İstanbul’a bir daha geri dönmemek üzere Memleketim Van’a geri döndüm.

 

Nihayetinde sizi tekrar Van’a getiren ne?

 

Van’ı seviyorum. Doğası, suyu, toprağı, tarlaları hatta hayvanları bile... Ekip biçmeyi, tarla sürmeyi, hayvan otlatmayı seviyorum… Daha doğrusu köy yaşamını seviyorum. Nitekim burada da uzun yıllar çobanlık yapacaktım. Dolayısıyla Van’da kalmayı, yaşamımı burada ailemle sürdürmeyi tercih ettim.

 

İstanbul maceranızdan sonra Van’a dönüp müzik hayatınıza ağırlık verdiniz. İstanbul sonrası Van yaşantınız ve müzik hayatınızdan bahseder misiniz?

 

İstanbul’dan geri döndükten sonra ailemle birlikte Başkale’ye taşındım. Birkaç yıl Başkale’de kaldım. Burada da düğünlerde şarkı söylemeye devam ediyordum. Birçok önemli günlere çağrılıyordum. Düğünlerde şarkı söylemek büyüklerimiz tarafından onaylanmayan bir durum olsa da bu durum hayatımızın bir parçası olmuştu artık. Kısa bir süre sonra Başkale’den tekrar Van’a taşındım. Bu kez müzik hayatımdaki gelişmeler daha olumlu gitmeye başladı. Bu dönemde böylelikle ilk kez albüm yapma fikri de oluşmuş olacaktı.

 

 

YASAKLARIN GÖLGESİNDE KÜRTÇE ŞARKI SÖYLÜYORDUK

 

İlk albüm fikri nasıl oluştu? Dönem itibariyle de çok zor bir dönemde Kürtçe şarkılar söylüyordunuz. Bunun sıkıntısını yaşadınız mı hiç?

 

Van’da düğünlerde şarkı okuduğum dönemlerde albüm yapmam için baskılar yapıldı. Tabi o dönemde Kürtçe okumak kesinlikle yasaktı. Kürtçe şarkı okuduğunuz zaman şarkınız bittikten sonra ya da bitmeden daha şarkınız elleriniz kelepçelenirdi. Ellerimin kelepçelenmediği hafta yok gibiydi. Yasaklardan dolayı çoğu zaman eserlerimizi şehir merkezinde okuyamıyorduk. Dolayısıyla da köylere gitmek durumunda kalıyorduk. Tüm müzisyenlerin uğrak yeri olan Van pasajında toplanmıştık bir gün. Bu toplanma esnasında ilk kez ciddi olarak albüm yapmam önerildi. Kemale Xane’nin oğlu (Dengbej Kazo’nun da yeğeni) bana bir kaset yapmak için ısrar etti. Sonunda ‘Şemmame’   ‘Wî wî şemmo’ eserlerimin de içinde bulunduğu ilk albümümü yapmış oldum. Esasında ilk başlarda inanamamıştım ama albüm piyasaya çıkmıştı bile. (1995)

 

İBRAHİM TATLISES’E KIRGINIM

 

Şemmame ve Wî Wî adlı parçalarınız uzun aradan sonra yine çok meşhur bu aralar. Hozan Remzi denince akla ilk gelen bu iki parçayla İbrahim Tatlıses çok büyük bir çıkış yakaladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Öncelikle bu süreçte Sayın Tatlıses’e geçmiş olsun diyorum talihsiz bir olayla karşı karşıya kaldı. Kendisinin bir an önce eski sağlığına kavuşmasını ümit ederek küçük de olsa kırgınlığımı dile getirmek istiyorum. Şemmamê ve Wî wî şemmo eserleri birbirinden bağımsız iki eserdir ve söz-müzik bana aittir. Fakat İbrahim Tatlıses albümünde şarkı sözleri için anonim, müzik için ise İbrahim Tatlıses imzasını kullanmış. İzin alınmadan ve hiçbir telif hakkı ödenmeden kullanıldı yani. Hatta Şemmamê eseri ortaya çıktığı zaman CNN TÜRK kanalından beni aradılar bu konuyla ilgili de röportaj yapmak istediklerini söylediler. Sayın Tatlıses’in gerçekte kendisine ait olmayan bir eseri kendi eseriymiş gibi okuması, tanıtması üzmüştür bizi. Ayrıca ayrı ayrı olan iki eserin bir eser olarak okunması da ayrıca üzmüştür. Bu durumu emeğe yapılmış bir haksızlık ya da saygısızlık olarak görüyorum. Bundan sonra böyle bir hadisenin yaşanmaması için parçalarımı Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslik Birliği (MESAM)’a bildiriyorum.

 

Faydası nedir MESAM’a bildirmenin?

 

MESAM sanatı, sanatçıyı ve sanatçı haklarını korumak için kurulmuş bir nevi kayıt tutma görevi yürüten ve Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan bir kurumdur. MESAM’a bildirmiş olduğum 80 adet eserim bulunmaktadır.

 

Başka sanatçılar tarafından okunan eserleriniz var mıdır?

 

Agırê Jiyan’ın okuduğu Hey Peda, Koma Xelikan’ın okuduğu Hejine, Beşir Kaya’nın okuduğu Ax lê dine ve dediğim gibi İbrahim Tatlıses’in okuduğu Şemmame eserleri bana aittir.

 

Yapmış olduğunuz albümlerinizden bahseder misiniz? Söz ve müziği size ait olan eserleriniz var mıdır?

 

Toplamda 12 adet albümüm bulunmaktadır. Söz ve müziği bana ait olan 100’ün üzerinde eserim bulunmaktadır. ‘’BARIŞ’’ adını taşıyan 13. albümümde kısa bir süre içerisinde halkımızın beğenisine sunulacak.

 

 BARIŞ İÇİN ‘BARIŞ ALBÜMÜ’ YAPTIM

 

Neden ‘Barış’?

 

Bu albümümün sadece Barış’a hizmet etmesini istiyorum. Kardeşlik bağlarını sağlamlaştırmasını, gerçekleşen bir takım üzücü olayların yaşanmaması için bir katkı sağlamasını istiyorum ve diliyorum. Bu albümümü yıllardır Barış özlemi içinde olan tüm insanlarımıza hediye etmek için hazırlıyorum. ‘’Barış albümüm’’ umarım barış için bir umut olur…

 

Kürt müziği denince sizinle birlikte akla Şîvan Perwer gibi isimler de geliyor. Siz onunla ilgili neler düşünüyorsunuz? Şîwan Perwer’in Kürt sanatçıları üzerinde nasıl bir etkisi var?

 

Kürt sanatçıları tarafından Şîvan Perwer’e büyük bir özenti ve hayranlık duyuluyor. Bunun yanı sıra Şîvan Perwer’i taklit eden birçok sanatçı da var. Bu sanatçıların bir ilerleme kaydedeceğine inanmıyorum. Aksine gerileme içerisinde olurlar hep. Akabinde de kaybolup gitmeye mahkûm olurlar. Çünkü her sanatçı kendi sesi, kendi müziğiyle var olur. Şunu da kesinlikle ifade etmeliyim ki bugün Kürt sanat camiasında sanatçı olan her kes Şîvan Perwer’in sesiyle sanatçı olmuştur. Yani Şîvan Perwer’in sesine özenerek. Bana sorarsanız her şeye rağmen ben Hozam Remzi olarak anılmayı istedim. Çünkü özüm olmayı istedim. Daha doğrusu birilerinin taklitçisi olmak ya da birilerinin taklidini yaparak bir yerlere gelmek istemedim. Ama taklidimi yapan, benim gibi eser okumaya çalışan birçok kişi bilirim. Ancak unutulmamalıdır ki taklit yapılarak sanat yapılmaz. ‘Taklit ten oluşmuş sanat taklit olup gider’

 

Perwer’in sizin üzerinizde etkisi oldu mu?

 

Doğrusunu söylemek gerekirse Şıvan Perwer’in diğer sanatçılar üzerinde etkisi olduğu gibi şüphesiz benimde üzerimde de etkisi var.  Bende onu dinleyerek sanatçı oldum. Ayrıca bir bilgi daha paylaşmak istiyorum. Küçükken Irak’a giderdim. Şîvan Perwer’in kasetlerini çoraplarımın içine gizleyerek getirirdim Türkiye’ye.

 

ŞIVAN PERWER’İN SİYASETE GİRMEMESİ GEREKİYORDU

 

Şîvan Perwer’in siyasi düşünceleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

 

Şîvan Perwer’in bazı düşüncelerine katılmıyorum. Bu halka karşı sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmediğini düşünüyorum. Sonra Şîvan Perwer’in bu topluma yabancılaştığını düşünüyorum. Bir sanatçı olarak Şîvan Perwer’in siyasete mesafeli durması ve siyasi işlere girmemesi gerekiyordu. Bazı siyasi partilere yanaşmayıp siyaseti siyasetçilerimize bırakması gerekiyordu. Oysa Perwer siyasi parti lideri gibi davranmakta. Kaldı ki bu halk Şîvan Perwer’in tüm söylediklerine katılacak diye bir durum da söz konusu değildir.

 

Sanatçının halka karşı duruşu nasıl olmalı. Halk sanatçı ilişkisinden bahseder misiniz?

 

Eğer sanatçı olmuşsak ve tabiri caizse geçinebiliyorsak halkın sayesindedir. Bütün sanatçılarımız halkıyla, dinleyicileri ile var olmuştur. Dolayısıyla halk için sanat yapmayan ve onların önünde eğilmeyen kim olursa olsun hangi sanatçı olursa olsun kaybetmeye mahkûmdur. Halka tepeden bakan sanatçı bir gün o tepenin en altında görebilir kendisini dolayısıyla sanatçıyı var eden halktır, yok edecekte yine halktır ve haklın iradesidir. Gerçek sanat yapan sanatçıyı zaten halk bağrına basmaktadır. Ancak halkımızın kendi sanatçılarına biraz daha önem vermesi ve sanatçılarını tanıma yolunda gayret göstermesi de en büyük arzumdur.

 

Peki, siz nasıl davranıyorsunuz?

 

Kim olursa olsun çağrıldığım her düğüne, etkinliğe giderim ya da gitmeye gayret gösteririm. Eğer tercih edilmişsem bu halkın hizmetkârı olurum ve bu halk önünde eğilirim. Tüm çalışmalarımı halk adına halk yararına yapmaya gayret gösteririm tüm çabalarım bu yöndedir. Aslına bakarsanız halkı ön planda tutup, halk için müzik yapan gerçek halk sanatçısının da bugün sayısı yok denecek kadar azdır.

 

Peki, tarif ettiğiniz tanım doğrultusunda sanatçılarımızdan bahseder misiniz? Kim bu gerçek sanatçılar?

 

Esasında isim olarak ifade etmek istemiyorum. Ancak toplum için bazı gerçeklerin önünü açmak mahiyetiyle birkaç ismi sizinle paylaşmak isterim. Bu isimler; Hozan Şemdin, Seyitxan, Cömert, Yusuf Roman, Xemgin Birhat, Çiya gibi isimler. En azından ben öyle düşünüyorum.

 

DENGBEJLERİMİZİ YENİDEN KAZANMALIYIZ

 

Dengbêjlik meselesini sormak istiyorum. Bir dönem zirve de olan Dengbêjlik günümüzde neden artık ön planda değil. Dengbêjlik yok mu oluyor?

 

Doğrudur. Gerçekten eriyip gidiyor Dengbêjlik. Tükeniyor adeta nesilleri. Bir zamanlar Dengbêjlik bu halkın vazgeçilmeziydi. Dengbêjler’de buluyorduk kendimizi. Söyledikleri ile titriyordu yüreklerimiz.

 

Var mıdır bir çözümü? Dengbêjlerimizi yeniden kazanmak için neler yapılmalıdır peki?

 

Sanatçılarımızın, halkımızın ortaklaşa çabaları ile ancak mümkün olabilir bu durum. Birde MKM’nin (Mezopotamya Kültür Merkezi) bu durumda rolü büyüktür. MKM’nin bu işe büyük bir katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Sonra halkımızın Dengbêjlik konusunda duyarlı olmaları Dengbêjleri tanımak için gayret göstermeleri ve Dengbêjlik tarihini iyice araştırmaları gerekiyor. Özetle söylersek Dengbêjlik MKM’nin önderliğinde sanatçılar ve halkımızın ortaklaşa çalışmaları ve gayretleri ile kurtarılabilir. Buda Kürt kültürüne en büyük hizmet olur.

 

HERKES KENDİ KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKMALI VE HİZMET ETMELİDİR

 

MKM’nin çatısı altında Kürt kültürüne hizmet ne şekilde gerçekleşecek?

 

Öncelikle herkes kendi kültürüne sahip çıkmalı ve hizmet etmelidir. Ancak bireysel çalışmalardan ziyade bir çatı altında toplanarak hizmet edilmeli bu topluma ve bu kültüre. Bu şekilde bir hizmetin Kürt kültürüne daha fazla katkı sağlayacağına inanıyorum. Birleşme MKM’in çatısı altında olursa sanatçı sanatına daha fazla önem verecek. Kültüre hizmet edecek önemli gençler yetişecek. Nitekim birçok önemli isim de buradan yetişmiştir. Sanatçı halkıyla bütünleşecek. Kürt kültürü ve müziği derlenme ve toparlanma sürecine girecek. ‘Göçebe değil yerleşik bir sanat hüküm sürecek’

 

MKM’de yetişmiş birçok önemli isim var dediniz bu isimlerden bahseder misiniz?

 

MKM’nin bünyesi altında yetişmiş ve tanınmış birçok isim vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Rojda, Kardeş Türküler, Aynur Doğan, Agîre Jiyan, Yekbun, Diyar, Xanemir.

 

Keyifli sohbetimizde sona doğru yaklaşırken CNN TÜRK dâhil birçok röportaj teklifini kabul etmemenize rağmen Şehrivan’ın röportaj teklifini geri çevirmediniz. Bize ‘evet’ dedirten sebep ne?

 

Doğrusu iki nedeni var. Birincisi ŞehriVan Gazetesinin Van gündemini doğru yansıtmada büyük bir rol üstlendiğini biliyor ve inanıyorum. İkinci neden ise sizin işinize olan bağlılığınızdan ve kararlılığınızdan dolayı yok diyemedim.

 

Ya Van. Sizin gözünüzle nasıldır Van?

 

Kendi memleketim olduğundan değil ama bin şehre değişmem Van’ı. Van saf, şeffaf, berrak, bir şehirdir. Van halkı kadar da onurlu gururlu ve misafirperver bir halk yoktur.

 

Bize vakit ayırdığınız ve bu keyifli söyleyişi yapma imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Var mı son olarak söylemek istediğiniz bir şey?

 

Ben teşekkür ederim. Benim için de zevkti. Öncelikle bütün halkların birbirlerine saygılı olmaları, birbirlerinin varlığını kabul etmeleri ve birbirlerinin yaşantısına, kültürüne saygı duymaları gerekmektedir. Tüm halkların bu konuda esnek davranmaları gerekmektedir. Sonra Barış’ta olur Kardeşlik de… Biz yıllardır Barış dedik usanmadan demeye de devam edeceğiz. Barış, kardeşlik gelsin artık diyorum…

Bu arada tüm halkımızın bayramını kutluyorum.

  • Twitter Clean
  • Facebook Clean
  • SoundCloud Clean
bottom of page